11 Aralık 2008 Perşembe
Goodbye
Giden insanlar götürmeye üşendikleri bazı şeyleri bırakıyolar o açıdan baya bereketli zamanlar. Free garage sale gibi bişey istediğini seçiyosun.
Şu ana kadar 3-4 kişiyi yolcu ettim. Biri de komşum Manueldi. İspanyol bir insan kendisi. 30 kez sorduğum için sonunda geçen hafta gitmeden önce Turkish sector die adlandırdığı 4 Türk insanına deniz mahsüllü ispanyol yemekler pişirdi beraber yedik, muhabbet ettik, eğlendik. Çok bağlanmasa da insan ulan iyi adamdı be keşke kalsaydı daha dio sadece ama artık çok geç. Yeni dönemde yeni insanlara kısmet diyoruz burdan tüm gidenlere selam çakıyoruz
2 Aralık 2008 Salı
Özgürlük
Normalde bloga insanlar kendi kelimelerini yazarlar ama ben düşüncelerimi toplayana ve blog yazmaya alışana kadar böyle alıntılarla dewam edicem.
Ben," dedi, "bir şeye özlem duydum mu, ne yaparım bilir misin? Bir daha hatırlamayacak kadar bıkıp da kurtulmak için yerim, yerim... Ya da tiksintiyle hatırlamak için. Bak bir zamanlar çocukken, kirazlara karşı anlatılmaz bir tutkum wardı. Param olmadığı için azar azar alıyor, yiyor, yine istiyordum. Gece gündüz kiraz düşünürdüm, salyalarım akardı; işkenceydi bu! Günün birinde, kızdım mı, utandım mı bilmiyorum; baktım ki kirazlar bana istediklerini yaptırıyorlar ve beni rezil ediyorlar, ne plan kurdum bilir misin? Geceleyin yavaşça kalktım, babamın ceplerini yokladım, gümüş bir mecidiye bulup çaldım. Sabah sabah da kalktım, bir bahçeye gidip bir sepet dolusu kiraz satın aldım. Bir çukurun içine oturup başladım yemeye. Yedim, yedim, şiştim, midem bulandı, kustum. Kustum patron. O zamandan beri de kirazlardan kurtuldum; bir daha gözüme görünmelerini bile istemedim. Özgür oldum. Artık kirazlara bakıp şöyle diyordum: Size ihtiyacım yok! Şarap için aynı şeyi yaptım, sigara için de. Hala içiyorum ama, istediğim anda `harp` diye bıçakla keser gibi kesiyorum. Tutku bana egemen olamamıştır. Yurdum için de aynı şey. Hasret çektim, bıktım, kustum, kurtuldum."
21 Kasım 2008 Cuma
Komik Bir Reklam
http://www.youtube.com/watch?v=eH3GH7Pn_eA
İyi seyirler.
19 Kasım 2008 Çarşamba
Deivid Real Madride mi?
Not: Deivid Real Madride giderse bu satırların sahibi özürü bir borç bilir.
Tavsiye Şarkı
Kings of Convenience are a music duo formed in Bergen, Norway, playing a style that features acoustic instrumental playing and their two calm voices. The band consists of Erlend Øye and Eirik Glambek Bøe. They met as children at a geography competition. They are known for their delicate tunes, calming voices, and intricately subtle guitar melodies.
Çok sakin ve dinlendirici bi şarkı. Sesleri çok yumuşak insanı sakinleştiriyo şarkı güzel melodisiyle birlikte. Tawsiye edilesi...
Tavsiye Parça
Armin Van Buuren - In and Out Of Love (The Blizzard Remix) - Trance
Ha bu şarkıyı nerden bulabilirz diosanız o benm problemim değil.
Avustralya
17 Kasım 2008 Pazartesi
Hitit Yakarışı
"Tanrım, aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir. Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telâşlı hızımı dengele. Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, hafızamda yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici gücünü duymama yardımcı ol. Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret. Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını anlat. Anlat ve hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, hayatta hızı arttırmaktan çok daha önemli şeylerin olduğunu bileyim. Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması, yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır.Ve hepsinden önemlisi Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmem için AKIL ve beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver..."
Tamamına katılmamakla birlikte güzel bi yazı diye düşündüm asıl ilginç olan tarihi. Demek ki insan varoldukça sıkıntılar ve dilekler hep aynı.
Blogun adının nerden geldiğine dair bir alıntı ekşiden
Yazarı FHM dergisinden Eray Saydam.
osasuna zorluyor
Ama sanırım öncelikle blogun isminin nerden geldiğini açıklamakla başlayayım. Ender gelişen osasuna atakları ekşisözlükte ortaya çıkan bir kavramdır. Bu blogu açmadan önce keşfettim ve yazılanlar çok komiğime gitti. Biraz da bnm bloguma uyduğunu düşündüm. İnternet aleminde herkes bişeyler yazıyor ve okuyacak o kadar çok şey var ki benim blogum olsa olsa ender gelişen bir osasuna atağı olur diye yola çıktım.
Zorba ise bir yunan roman karakteridir. Benim en çok sewdiğim kitaplardan ve karakterlerden biridir. Zorba's dance de filmin tema müziğinin adı olarak geçer bazen ama benim koyma nedenim bikaç gün önce dansı ne kadar çok sewdiğimi farketmem. Ama öyle kurallı dansı sewmiorm. Hani kursa gidilip öörenileninden ben içimden geldiği gibi müziğe eşlik etmeyi sewiorm amiane tabirle kopmayı :D. Çünkü gerçekten aklımda hiçbişeyin olmadığı hiçbişeyi düşünmediğim tek zaman dans ettiğim zamanlar. Çok mu konu dışına çıktım ne? Ama dedim ya insanlığa verecek çok şeyim war tutamıyorum. Sağlıcakla kalın