11 Aralık 2008 Perşembe

Goodbye

Dönem bitti ve herkes artık yavaş yavaş evine dönmeye başladı buralarda. Bilmeyenler için açıklayayım Macquarie Üniversitesi acaip exchange ve study abroad barındıran bi okul bünyesinde. Yani bir sürü tek dönemlik veya bir senelik gelen insan war burda benim gibi. Yani goodbye zamanı. Çok ilginç bi duygu tanıdığın arkadaşım dediğin bir sürü insan gidiyo ve yenileri gelcek tam onları tanıdım derken onlar da gidicek veya sen kendin gidiyo olcaksın. Uzun zamandır burda olanlar artık alışmışlar çok farketmiyo onlar için. Ama ilk defa yaşayanlar için kötü bi durum, sizin başınıza geldiğini düşünsenize bi anda etrafınızdaki çoğu insana güle güle diyosunuz. Benim içinse durum daha kolay ben bunun olcağını biliyodum onun için kimseye çok bağlanmadım hep aklımdaydı herkesin gideceği ve bunların geçici olduğu. Çok fazla giden arkadaşım da yok zaten. Belki de şimdi söylemesi kolay gelio bi süre sonra anlıcam acı gerçeği:D.
Giden insanlar götürmeye üşendikleri bazı şeyleri bırakıyolar o açıdan baya bereketli zamanlar. Free garage sale gibi bişey istediğini seçiyosun.
Şu ana kadar 3-4 kişiyi yolcu ettim. Biri de komşum Manueldi. İspanyol bir insan kendisi. 30 kez sorduğum için sonunda geçen hafta gitmeden önce Turkish sector die adlandırdığı 4 Türk insanına deniz mahsüllü ispanyol yemekler pişirdi beraber yedik, muhabbet ettik, eğlendik. Çok bağlanmasa da insan ulan iyi adamdı be keşke kalsaydı daha dio sadece ama artık çok geç. Yeni dönemde yeni insanlara kısmet diyoruz burdan tüm gidenlere selam çakıyoruz

2 Aralık 2008 Salı

Özgürlük

Normalde bloga insanlar kendi kelimelerini yazarlar ama ben düşüncelerimi toplayana ve blog yazmaya alışana kadar böyle alıntılarla dewam edicem.

Ben," dedi, "bir şeye özlem duydum mu, ne yaparım bilir misin? Bir daha hatırlamayacak kadar bıkıp da kurtulmak için yerim, yerim... Ya da tiksintiyle hatırlamak için. Bak bir zamanlar çocukken, kirazlara karşı anlatılmaz bir tutkum wardı. Param olmadığı için azar azar alıyor, yiyor, yine istiyordum. Gece gündüz kiraz düşünürdüm, salyalarım akardı; işkenceydi bu! Günün birinde, kızdım mı, utandım mı bilmiyorum; baktım ki kirazlar bana istediklerini yaptırıyorlar ve beni rezil ediyorlar, ne plan kurdum bilir misin? Geceleyin yavaşça kalktım, babamın ceplerini yokladım, gümüş bir mecidiye bulup çaldım. Sabah sabah da kalktım, bir bahçeye gidip bir sepet dolusu kiraz satın aldım. Bir çukurun içine oturup başladım yemeye. Yedim, yedim, şiştim, midem bulandı, kustum. Kustum patron. O zamandan beri de kirazlardan kurtuldum; bir daha gözüme görünmelerini bile istemedim. Özgür oldum. Artık kirazlara bakıp şöyle diyordum: Size ihtiyacım yok! Şarap için aynı şeyi yaptım, sigara için de. Hala içiyorum ama, istediğim anda `harp` diye bıçakla keser gibi kesiyorum. Tutku bana egemen olamamıştır. Yurdum için de aynı şey. Hasret çektim, bıktım, kustum, kurtuldum."